3 Ocak 2013 Perşembe

Ohhh ne rahatmış içini dökmek ama kimsenin bundan haberinin olmaması...


2 Ocak 2013 Çarşamba

seni seviyorum

Ben büyük bir hata yaptım.Hayatta kalmama neden olacak bir kişiyi kendi ellerimle kaybettim.Bütün huysuzluğum bundan.Düzelmeyecek bir huysuzluk.Kalp kangreni yaşatan bir huysuzluk.

Kimsenin okumayacağını bildiğim bir yere yazmak beni rahatlatacak..
Enayilik nedir bir bilsen ey sevgili okuyucu(yoksun biliyorum), belki de önüne bir fırsat gelirse onu elinin tersiyle itmezsin.
Birinin sana bunları söylemesi lazım.

Filmler izleyip iç çekiyorsun ya, ne güzel aşklar var diye.
İşte ben öyle bir tanesini kaybettim.
Ömrüm geçip gidiyor, yukarıda yazdıklarımın tersini hem kendime hem başkalarına anlatıyorum.
Çünkü bu doğru olamaz, bir daha elde edemeyeceğin bir şeyi kaybetmiş olamazsın.İnsan bu acıyla yaşayabilir mi? Yaşayamaz.
O yüzden inkar etmek lazım, başkalarını da ikna etmek lazım ki onlar da inkarına yardımcı olsunlar.Ha, bir de bu kadar zavallı olduğunu farketmesinler...

Çok önemli ya güçlü olmak...Ne kadar güçlüsün o kadar itibarlısın, o kadar çekicisin, o kadar başarılısın.

Ah..

İçim acıyor.
Çok acıyor.

Yıllar önce, gencecikken bile benden daha olgun olan ve gerçek saf sevgiyle gönlü dolan taşan bir insan. Bakışlarıyla, sözleriyle, dokunuşlarıyla, herşeyiyle bana kendi yansımasıymış gibi davranan yüce ruh.

Karşındaki güçsüz, zavallı, sevmeyi bilmeyen, aslında çok çok yalnız ruhlu olan, acziyet içindeki bu insani affet. Affetmişsindir de çoktan, çünkü sen gerçekten sevmiştin. Bunun içinde kin olamaz.

Ne güzel bir insansın sen..
Çok üzgünüm.
Gerçekten...

Seni seviyorum.
http://youtu.be/Ja4IzttRRLc





31 Aralık 2012 Pazartesi

yalnızlık

ben seviyorum o sizin korktuğunuz kelimeyi.
insanın yalın hali.
4 duvar içinde hali.
en saf en "kendi" hali.
en dürüst en inançsız hali.
Afyonsuz hali.Keskin hali.

Korkmayın. Sıkı sıkı tutunun yalnızlığınıza, kendinizi bulacaksınız.
Bulduğunuzu seveceksiniz, o sizsiniz çünkü.
Rol yapma gereği olmayan siz.
Ne kadar korkunç olabilir ki?

normalleştirmek

Eskiden duyduğum ya da yaşadığım şeylerle ilgili dehşete düşen ben, artık çoğunu normal görüyorum. Bence çağımızın hastalığı normalleştirmek.  Birşeye kızıyorsan, kızıyorsundur. Bu neden değişmeli ki bir müddet sonra? Buna olgunlaşma mı deniliyor yoksa yozlaşmanın en güzel tariflerinden biri mi?

"Ben buyum" diye bağıracak kadar kendini iyi tanıyorsan, daha önce seni hayrete düşürenler şimdi nasıl oldu da günlük hayatın önemsiz bir parçası oldu?
Bunun adı korku.
Uyumsuzluk korkusu. Aklından geçenleri söylediğin zaman dışlanma korkusu.
Kırma korkusu.

Ama sen olmaktan vazgeçmek neyin kafası?
En korkulacak şey başkası gibi davranmak değil mi?

Silkelen kendine gel

28 Aralık 2012 Cuma

gülsenize

Güldürmeyi seviyorum. Bence gülme hali, anlık boşluk halidir. Hani hiçbirşey düşünmezsiniz ya bir an.O an gülünebiliyor.
Beyin salıyor kendini.
İnsanların gülerken boşlukta olduklarını bilmek bende değişik bir haz uyandırıyor.
Neden bilemiyorum ancak anormal bir durum olduğunun farkındayım.

Kendine gülmen lazım önce. Bu, insanların senin samimiyetine inanmasına yardımcı oluyor. Tabii ki sen samimi değilsin ama öyle sanmalarında fayda var. İşte o anda aradığın "hayattan kopma" anına yaklaşabiliyorsun.
Yalnız bunlardan bazıları o boşluğa hiç giremiyor, onları feda etmek gerekiyor. Ne yapalım, insan herkesi müridi yapamaz, bazı kayıplar yaşanabilir.
İnsanların aşırı derecede zavallı yaratıklar olduklarını bir bilseniz, şaşarsınız ey okuyucular...(Okunmadığını farketmemek)
Zavallılar, çünkü ağızlarında salyalarla "beni güldür" diye alçak bir beklentiyle etrafınızda dolanırlar.
Tamam seviyorum güldürmeyi ama, neden acaba, sordunuz mu?
Onlara sahip oluyorsun çünkü, güldürdüğün insan, güldüğü süre boyunca senin oluyor.
Çünkü bir enerji var biliyorsunuz, o enerjiyle bir bakmışsın gülen insanla tek vücut olmuşsun.
Yanlış anlaşılmasın, vücut derken, ben ana vücut oluyorum, gerisi teferruat.

Ben güldürürek insanları kendime bağlamayı ve sonra o bağı ansızın kopararak onları boşluğa atmak suretiyle yok etmeyi düşünüyorum.
Çünkü bu gülme bağımlısı asalaklar, aslında beni bugüne kadar hiç güldürmedi.
Yukarıda yazılanlar belki de bir seri katilin günlüğünden alınmıştır, bunu hiçbirimiz bilemeyeceğiz. Ancak bildiğimiz bir şey var, güldüğünüzde ben orada olacağım ve sizi "ben" yapacağım.
salaklar...





14 Şubat 2012 Salı

annemin başına gelen:

bir mağazada, kadın 2,5 yaşındaki oğluyla alışveriş yapıyormuş, oğlan pusetinde bağlı bir şekilde oturuyormuş.
annem geçerken bebeğe göz kırpmış sevimli bulduğu için..
yanından geçerken oğlan annemin eteğini tutup çekiştirerek "şşt şştt.."demiş.
annem de merakla üzerine doğru eğilmiş.
annesinin duymasından korkarak sessizce "beni çözsene" demiş.
daha çocuk sıfatında bile olmayan bebek olarak tanımlanabilecek bir yaratığın sinsice yabancı birisine "şşt, beni çözsene" demesidir hayat.:)
O ne ya?!

10 Şubat 2012 Cuma

kar amelesiyim ben

arabamı kara rağmen çıkarma girişimim oldu bu sabah.
çıkardım da...
site içindeki kar ortamı bu işe aslında pek müsade edecek durumda değildi.
Takmadım, yılmadım,bir amele bir kıro gibi arabamı çıkardım ve doğal olarak kaydım.
insanlar yardıma koştu .

manzara şöyleydi:
arabamın kaportası üzerinde 2 adam oturuyor, arka koltukta yaşlı bir amca ağırlık yapmak için oturuyor(ya da hazır sıcak ortam bulmuşken yerleşti, bilemiyorum..), kaportanın üstündeki adamlardan birisinin karısı "İn ordan düşeceksin" diye bağırıyor,sitenin kadrolu köpeği bize havlıyor, arabanın radyosundan bas bas bir bariton sesi duyuluyor, diğer arabalar sinirli bir şekilde bekliyor ve haylaz bir çocuk kayan arabanın bir önüne bir arkasına geçerek oyun oynuyor, annesi yakalamaya çalışıyor...

fotoğrafı aklınızda canlandırırsanız, traji-komik havayı yakalarsınız:)